21 Kasım 2012 Çarşamba

Michael 'in İstanbul'a yazdığı şiir


Kapıldım senin büyüne,
alımlı ve baştan çıkaran İstanbul,
oynuyorsun kalbimle istediğin gibi,
diz çöküyorum
muhteşem heybetinin önünde.

Daha ilk bakışta sana tutuldum,
Sabahlara dek uyku bulmak nafile,
Yanıp kavruluyorum geceler boyu hasretinle.

Karaköy’den Haydarpaşa’ya giden gemide,
Dolunay Boğaz sularında pırıldadığında,
Bizans tarihin beni kendimden geçirir,
ve sorarım küpeşteye dayanıp,
Bu sevda ebedi sürecek mi?

Sen ender bir kadına benzersin İstanbul,
Denizci denizden vazgeçer,
Maceracı yerleşik olur sevdana tutularak.

Zalim, kurnaz ve küstah, gürültülü ve kaotik olabiliyorsun İstanbul,
Yine de: Şirin ve egzotik bir hava yayılır renkgarenk pazarlarında
ve kurnaz kedilerin dolaştığı, baharat, ter ve parfüm kokularının sardığı
karanlık yan sokaklardaki kitapçılarında.

Sen bir yanınla Paris’sin –
Cilveli ve cihana kucak açan,
biraz ise New York’sun –
sırnaşık, hırçın, büyük ve biraz da gözlerde büyümüş,
Tokyo veya Berlin ile aynı ritimde atar nabzı kent merkezinin.
Fakat bir yanın var, gizli ve gizemli,
Sır ve günah dolu bir meçhuller diyarı.

Bir dilber gibi,
Saklarsın en derindeki definelerini sırnaşık turist sürülerinden,
Karşı koyarsın açığa çıkarmaya ve paylaşmaya derinliklerindeki zevkleri.

Trafiğin meşhurdur, adı çıkmıştır,
Şahane güzelliği vardır gece kulüplerinin ve kent manzaralarının,
Bir önem taşır mı senin için bilmem,
vuruldum sana ben İstanbul.

Bani farkeder misin hiç, bir göz kırpar mısın,
Muhabbetle seni seyrederken ben Galata kulesinden?
Sevincim, kaderim, ilham perimsin İstanbul.
İlham verir,  gözleri korkutursun İstanbul.
Eşsiz işveli İstanbul.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder